МАРМАРАИ ЋЕ ДОБИТИ ДУГОРОЧНО РЕШЕЊЕ ИСТАНБУЛОВИМ ПРОБЛЕМИМА ТРАНСПОРТА

TCDD 1. Bölge Müdürü Hasan Gedik, TCDD’nin 2023 hedeflerinden bahsederken, Marmaray Projesi hakkında bilgi verdi. 2002 yılında 460 Milyon$ olan ayrılmış ödeneğin 2012 yılında yaklaşık 4,1 Milyar $ olduğunun altını çizen Gedik, demiryollarına ayrılan yıllık ödeneğin 10 yılda 10 katına çıktığını belirtti. 13 Mart 2009 tarihinde hizmete açılan Ankara-Eskişehir Yüksek Hızlı Tren Hattı’nın, açıldığı günden 29 Şubat 2012 arasında 5 milyon 284 bin yolcu taşıdığının bilgisini verirken, YHT ile yolcu sayısının 10 katına çıktığını ve daha önce % 8 olan TCDD payının % 72 ‘ye yükseldiğini kaydetti. Hükümetin programında 2023 yılına kadar yaklaşık 10 bin km YHT ve 4 bin konvansiyonel hat yapılarak, demiryolu ağını 25 bin 940 kilometreye çıkarmak olduğunu söyleyen Gedik, Türkiye genelindeki mevcut hatlar ve hizmete açılacak hatlar hakkında bilgiler verdi. Marmaray projesinden de bahseden Bölge Müdürü Gedik, 151 yıllık bir hayalin gerçekleşeceğini, Boğazın iki yakası arasındaki ulaşımın 4 dakika olacağını ve toplam 105 dk’da Gebze’den Halkalı’ya ulaşım sağlanacağını ifade etti. Marmaray’ı İstanbul’un ulaşım sorunlarına uzun süreli çözüm olarak nitelendiren Gedik, Gebze – Halkalı arasında 2-10 dakika arasında bir sefer yapılacağını dile getirdi. Gedik sözlerine şöyle devam etti; “Marmaray İstanbul’un ulaşım sorunlarına uzun vadeli çözüm getirecektir. Her bir doğrultuda saatte 75.000 yolcu taşıma kapasitesine sahip olacak ve Eski şehir merkezindeki araç trafiği etkilerini azaltacak. Mevcut köprülerdeki yoğunluğu azaltmakla birlikte, Avrupa’dan Asya’ya ve diğer yönlerde demiryolunu bağlayacak. İstanbul’daki gürültü ve hava kirliliğini azaltacak (kara taşıtlarından kaynaklanan CO2miktarı azalacak) ve Her gün 1 milyondan fazla insanın seyahat süresini kısaltacaktır.”
“MİNİMUM MALİYET, MAKSİMUM MEMNUNİYET”
İETT Genel Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hayri Baraçlıoğlu konuşmasında İETT hakkında bilgiler vererek, geçmiş dönem ve hedefler arasında gerçekleşen ve gerçekleşmesi planlanan projelerden bahsetti. İETT’nin 1989 yılında Dersaadet Tramvay Şirketi’nin kurulmasıyla başlayan tarihinden söz eden Baraçlıoğlu, misyonlarının toplu ulaşım hizmetlerini açığa çıkarmış ihtiyaçları karşılayacak şekilde düzenlemek ve denetlemek, sektörde dengeleyici rol oynamak, aynı zamanda ulusal ve uluslararası alanlarda bilgi birikimini yönetmek olarak açıkladı. Amaçlarının kamu ve özel sektör kaynaklarıyla yolcu memnuniyeti odaklı, uygun maliyetli ve sürdürülebilir ulaşım hizmeti vermek olduğunu söyleyen Yrd. Doç Dr. Baraçlıoğlu, İETT’nin filosundan da kısaca bahsetti. 2471 Otobüs A.Ş. ve özel halk otobüsünün yürütüm ve denetimini yaptıklarını vurgulayan Baraçlıoğlu, 5,080 otobüs ile 585 hatta 963 milyon yolcu taşıdıklarını ifade etti. İETT’nin 9 bakım onarım garajı, 5 park garajı ve 1 motor yenileme ünitesi ile İstanbul’a ve İstanbulluya hizmet verdiği bilgisini paylaşan Baraçlıoğlu, “6,249’u açık, 4,555’i kapalı olmak üzere toplamda 10,804 adet durağa sahibiz. Avcılar – Söğütlüçeşme güzergahında 315 araç ile 4 hatta 24 saat taşıma hizmeti veriyoruz. Metrobüs’e yurt dışından 3 ödül geldi ve 500’ü temin edilmiş olmakla birlikte 1300 yeni otobüs filosu oluşturma planlarımız var. İETT olarak kritik başarı formülümüzü minimum maliyet, maksimum memnuniyet olarak belirledik. Maliyet yönetimi, yönetim geliştirme, paydaş memnuniyeti ve yolcu memnuniyeti uygulamaları yapıyoruz.” dedi.
“MARMARAY VE METROBÜS YOLCU SAYIMIZI AZALTACAKTIR.”
İstanbul Şehir Hatları Genel Müdürü Süleyman Genç, “”Toplu Taşımada Deniz Ulaşımı Vizyonu” konulu konuşmasına, en eski toplu taşıma araçlarının şehir hatlarına ait vapurlar olduğunu söyleyerek başlayan Genç, bugün bakıldığında İDO’nun özelleştirilmesinden sonra kamu kuruluşu olarak sadece kendilerinin kaldığını belirtti. İstanbul’daki denizden toplu yolcu taşıma miktarını 350 bin yolcu olarak ileten Genç, bunun 150 binini Şehir Hatları’nın gerçekleştirdiğini geri kalan kısmının da özel sektöre ait araçlarla gerçekleştiğini ifade etti. 2013 ve 2014 yıllarında deniz taşımacılığının vizyonuna bakıldığında bugün %2 veya %3 olduğunu belirten Genç, gelecek dönemde de Marmaray ve Metrobüsle birlikte yolcu kaybettiklerini ve Marmaray’ın faaliyete geçmesinden sonra bu oranın daha da artacağını söyledi. Kartal – Kadıköy arasında yapılacak metro hattının kendileri için az da olsa yolcu artışı sağlayacağını da vurgulayan Genç, “İstanbul’daki deniz ulaşımını bugün ve yarın olarak değerlendirirsek, %80’i hekzagonal bir alan içersinde gerçekleşmektedir. Saymak gerekirse Üsküdar – Beşiktaş, Kabataş - Kadıköy ve Eminönü – Kadıköy Haydarpaşa hatlarıdır. İşte bu alanda denizden toplu taşımanın %80’i gerçekleşiyor. Her ne kadar Kartal – Kadıköy Metro Hattı’nın devreye girmesiyle bir yıllık bir taşıma artışı sağlanacaksa da, Marmaray’ın hizmete girmesi, bu bahsettiğim %80’lik alanın taşımacılığını %60 ila 70 oranında etkileyerek, yolcu sayısını azaltacaktır.” dedi. İstanbul Şehir hatlarının deniz taşımacılığında üç ana arteri olduğunu söyleyen Genç, bu üç arteri boğaz hattı alanı, Üsküdar ile bağlantılı Haliç alanı ve daha önce söz ettiği hekzagonal alan olarak açıkladı. Adalar hattının Şehir Hatları deniz ulaşımı olarak yolcu potansiyelinin azalmayacağı tek alan olarak açıklayan Genç, “2014 – 2015 vizyonunda Adalar’a Beşiktaş bağlantılı ve merkez bağlantılı seferlerde pek yolcu kaybı yaşamayacağız fakat Marmaray, lastikli ray ve belki 2023 vizyonuna doğru İstanbul Boğazı’na yapılacak 3. Köprü devreye girdikten sonra denizdeki ulaşım payının artma ihtimali yok. Belki cezbedici bazı uygulamalar yapılarak bu sayısal veriler arttırılabilir diye kanaatimi de sizinle paylaşmak istiyorum. Deniz gerçekten çok dinamik bir alan, İstanbulun Doğu – Batı ekseninde büyümesiyle paralel, Kuzey – Güney alanında da gelişmeler olacaktır. Fakat denizin bu çerçevede konuya paralel vereceği cevaplar aynı paralellikte olacak mı? Onu da tam olarak kestirmek güç. Raylı ve karayolu sistemleri konuya paralel gelişme gösteriyor fakat deniz taşımacılığının buna paralellik bakımından cevap vermesinin mümkünatı yok. Örnek vermek gerekirse; Karaburun – Şile arasındaki alanlarda her ne kadar gelişme olursa olsun, denizin bu konuya cevap verecek ortamı yoktur. Altından su üstünden hava geçen bu sistemimiz farklı bir mecradır.” diye konuştu.

Извор: Ворлд Буллетин

Будите први који ће коментарисати

Оставите одговор

Ваша емаил адреса неће бити објављена.


*